Eğitim İş Kütahya Şubesi

VATANI KORUMAK ÇOCUKLARI KORUMAKLA BAŞLAR - 23 NİSANLARI YENİDEN BAYRAM HALİNE GETİRELİM

Sendika Haberleri

VATANI KORUMAK ÇOCUKLARI KORUMAKLA BAŞLAR - 23 NİSANLARI YENİDEN BAYRAM HALİNE GETİRELİM

Bugün, bu toprakların insanlarının tebaa olmaktan ulus olmaya geçtiğinin tescillenmesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Meclis'inin kurulmasının 103. yılıdır. Bugün, dünyada çocuklara bayram adamış tek ulus olmanın kıvancını yaşamanın günüdür.

Ulusun onurunu ve özgürlüğünü korumak için Büyük Önder Atatürk'ün Anadolu'da yaktığı bağımsızlık ışığı, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla tüm yurdu aydınlatmıştır.

Atatürk’ün önderliğinde bir yandan Kurtuluş Savaşı’nı yürütürken, öte yandan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, devrimlerin gerçekleştirilmesinde yaşamsal rol üstlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi, ulusal egemenliğin vücut bulduğu, demokratik rejimimizin temel kurumu olmuştur.

Ancak, çağdaş demokrasilerde rejimin temelini oluşturan yasama-yürütme-yargıdan oluşan kuvvetler ayrılığı ilkesi, AKP iktidarı döneminde yok edilmiştir. TBMM büyük yara almıştır. Milletin egemenliğinin üssü olan TBMM sembolikleştirilmiş, ülke fermanı aratmayan KHK’larla yönetilir hale gelmiştir. AKP iktidarları süresince Cumhuriyet’in, eğitimden kültüre, sosyal ve demokratik haklardan adalete kadar tüm kazanımları sistematik biçimde geriletilmiştir.

Atatürk'ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı gün olan 23 Nisan'ı, bayram olarak armağan ettiği çocuklarımızın korunması konusunda da siyasi iktidar üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir.

Çocuklarımız çağdaş, bilimsel, laik, kamusal eğitim alamamaktadır. Çocuk işçi sayısı, her geçen gün artmakta, hatta meslek okulları, MESEM’ler, kayıtdışı istihdama göz yumma politikaları vesilesiyle sıradanlaştırılmaktadır. Birçok çocuğumuz, barınmadan sağlığa kadar birçok temel hakkına erişmekten uzaktır.

Okul çağında olmasına rağmen, sokaklarda, tarlada, fabrikada çalıştırılan, şiddetin, istismarın, zorla ve erken yaşta evliliklerin kurbanları olan milyonlarca çocuk bulunmaktadır.

Gelinen noktada;

-Örgün öğretimde kayıtlı 17 milyon 417 bin öğrenciden 232 bin 152'si örgün öğretimi terk etti. İlkokul, ortaokul, lise yaşındaki 280 bin çocuk ise okullara hiç kayıt olmadı. Toplam 512 bin 152 öğrenci eğitimden koptu. MEB, bu çocukların takibini yapmadı. Zorunlu eğitim lafta bırakıldı.

-Çocuk işçi sayısı arttı. TÜİK çocuk işçi sayısını 520 bin olarak açıkladı. Ancak çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk işçi bulunmakta ve çocuk işçilerin yaklaşık yüzde 80’i kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Türkiye’de çocuk işçiliği ve iş cinayetleri raporuna göre, 2013’ten bugüne kadar en az 811 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

-Mesleki eğitim adı altında yüzbinlerce öğrenci eğitimden koparılıp sermayeye ucuz işgücü oldu. Öğrenci sayısı 1 milyon 33 bine ulaşan MESEM’ler devlet eliyle çocuk işçiliğin yasal kılıfı, kamu kaynaklarının yandaş şirketlere peşkeş çekilmesinin aracı oldu. Yalnızca bir ilçemizde, MESEM’de kayıtlı çocuklarımız, el ve ayak kopması gibi ciddi 5 iş kazası yaşadı.

-Çocuklarımız okullarda musluklardan su içti, aç karnına derslere girdi. Ailesi varlıklı öğrenci ile ailesi yoksul öğrenci arasındaki makas, kapanması çok zor bir biçimde açıldı. 4 çocuktan 1’i okula aç gidiyor. Yine 4 çocuktan 1’i düşük kilolu, 4 çocuktan 3’ü ise kansızlık problemi yaşıyor.

Çocuk istismarı, çocuklara yönelik cinsel saldırı suçları, ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenlerin aksine yaygın ve sistematik olarak işlenmektedir. Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, 2020 yılında “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” türünden açılan toplam 40 bin 819 dosyanın 17 bin 948’i çocukların cinsel istismarına yönelik suçlardan oluşuyor. Oransal olarak çocukların cinsel istismarı suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı toplam suç sayısının yüzde 44’ünü oluşturuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre ise, Türkiye’de 2021 yılında 117’si 15 yaşından küçük olmak üzere toplam 7 bin 190 çocuğun doğum yaptığı belirtiliyor.

Devlet, “çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunarak sağlıklı gelişimini temin etmek”le sorumludur. Ülkeyi yönetenler, çocukların korunmasına ilişkin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir. Çocuklar eğitim hakkından mahrum bırakılmakta, biliminin evrensel ilkeleri üzerinden değil, dini kural ve referanslara göre eğitilmeye çalışılmakta; taciz ve tecavüze karşı korunmasız bırakılmaktadır.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatanı korumak çocukları korumakla başlar” sözleri ışığında, tüm çocuklarımızın eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlandığı, her türlü istismar ve baskıdan uzak gelişimlerini sağlayabildikleri bir ülke hepimizin ortak özlemi olmalıdır.

Bu duygular ve düşüncelerle yaşanan olumsuzluklara rağmen, aydınlık geleceğimizin güneşi ve güvencesi çocuklarımız başta olmak üzere, tüm ulusumuzun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz.

                                                                     

MERKEZ YÖNETİM KURULU

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

KÜTAHYA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE SİYAH ÇELENK BIRAKTIK VE BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLEDİK

Çağ dışı müfredat ve öğretmene düşman ÖMK'yı protesto etmek için Kütahya İl Milli Eğitim Müdürlüğüne siyah çelenk bıraktık ve basın açıklaması düzenledik.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ.

Basın Açıklamamız:

ÖĞRETMENLİĞİ BİTİRME KANUNUNA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ!
 
​Uzun bir süredir halkın istemediği, razı olmadığı, fayda bulmadığı kararları; halka rağmen çıkartarak, ülkemizin köklü demokrasi kültürünü hiçe sayan iktidar, bir gericileştirme laboratuvarı olarak gördüğü eğitim alanında da bu “ben yaptım oldu”cu tavrını sürdürmektedir.
​Sadece mesleğimizin değil, milli eğitim sisteminin de üzerine kara bir bulut gibi çöken Öğretmenlik Meslek Kanunu; öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin, uzmanların, eğitimin diğer bileşenleri ve ilerici kamuoyunun itirazlarına rağmen, bu hafta TBMM’den geçirilmek istenmektedir.
​Eğitim-İş olarak, en başından beri bu kanun tasarısının hem var edilme biçimine hem de içeriğine dair mücadele verdik.
Eğitim emekçilerine fikri dahi sorulmadan hazırlanan ÖMK’nin;
* Öğretmenliğin, zaten bir uzmanlık mesleği olduğu gerçeğini hiçe saydığını;
* Öğretmenlerin diplomalarını, birikimlerini, mesleki tecrübelerini görmezden geldiğini;
* Öğretmenleri, ülkede diploması geçersiz sayılacak tek meslek grubu haline getireceğini;
* Zaten sözleşmeli, ücretli, kadrolu gibi kategoriler altında sömürülen öğretmenlerin bu vesileyle bir kez daha ayrıştırılacağını ve okullardaki çalışma barışının baltalanacağını;
* Kurulmak istenen Milli Eğitim Akademisinin, tanım ve işleyişindeki belirsizlikler nedeniyle, tıpkı mülakat sistemi gibi aydın eğitimcileri sistemden ayıklama ve yandaşları ödüllendirme görevi göreceğini;
* Halihazırda liyakatsizce atanmış eğitim yöneticilerinin yarattığı haksızlıklarla boğuşan eğitim emekçilerinin üzerindeki mobbing baskısını, daha da artıracağını;
* Bu kanunda öğretmenlerin özlük haklarını, ekonomik ve çalışma koşullarını iyileştirecek hiçbir madde olmadığını;
* Kangren haline gelmiş atanmayan öğretmenler sorununun, özel okul öğretmenlerinin vahim durumunun, ücretli adı altında sömürülen yüzbinlerce eğitim emekçisinin halinin görmezden gelindiğini; defalarca söyledik.
 
​Bu konuda MEB’e raporlar, Anayasa Mahkemesine somut görüşler sunduk. Alanlara çıktık. ÖMK’ye karşı yükselen itirazı örgütledik; yıllardır yan yana dahi gelmemiş eğitim sendikalarının alanlarda ortak ses çıkarmasına ön ayak olduk.
Ama şimdi, bunca mücadeleye ve somut itiraza rağmen; bu kanun Meclisten, iktidarın oradaki aritmetiğinin de verdiği özgüvenle geçirilmek isteniyor. Milletin egemenliğinin sembolü olan Meclisten; milletin aleyhine, milli eğitim sisteminin aleyhine, geleceğimizin aleyhine bir kanun geçirilecekken, bizlerin eli kolu bağlı oturması bekleniyor.
 
​Bugün hem Milli Eğitim Bakanlığının önünden hem de Türkiye’nin tüm illerindeki alanlardan sesleniyoruz:
Boyun eğmeyeceğiz! Mesleğimizi, uzmanlığımızı, saygınlığımızı çiğnemenize müsaade etmeyeceğiz! Sadece bu kadar da değil; eğitimi tarikatlara, gözünü kâr hırsı bürümüş patronlara her gün biraz daha terk etme planınıza karşı, içinde Cumhuriyet ve bilim olmayan gerici müfredatınıza karşı verdiğimiz mücadeleyi de sürdüreceğiz!
Birbirimize, okullarımıza, Başöğretmenimizin bizlere emanet ettiği öğrencilerimize sahip çıkacağız! İşimizi yapacak ve size ders vereceğiz!
* ÇAĞDIŞI MÜFREDATINIZI TANIMIYORUZ
* EĞİTİMDE TARİKAT VE CEMAATLERE GEÇİT VERMEYECEĞİZ
* ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNUNA BOYUN EĞMEYECEĞİZ
* CUMHURİYET DERSİ VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ

DEVAMI

BASIN AÇIKLAMAMIZ

Çağ dışı müfredat ve öğretmeni yok sayan ÖMK'ya karşı Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu (LABEP) bileşenleri ile birlikte Kütahya İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledik. 

Fotoğraflar için tıklayınız.

Basın açıklamamız:

Değerli meslektaşlarımız, saygıdeğer eğitimciler ve duyarlı kamuoyuna sesleniyoruz

Eğitim sistemimizi yıllardır sistematik olarak gericileştiren, piyasacılaştıran, niteliksizleştiren iktidar, yakın zamanda “milli”sini yok ettiği milli eğitim sistemimizde bu kez “eğitimi” de parçalamaya başlamıştır. Bunu da arka arkaya ortaya koyduğu iki taslakla, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli isimli müfredat taslağı ve daha önce Anayasa Mahkemesi’nden dönen Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı ile yapmaya çalışmaktadır. Bu taslaklar, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşma, Atatürk ve Cumhuriyeti yok sayma, öğretmenin diplomasını geçersiz kılma ve öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırma gibi tehlikeli adımları temsil ediyor.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli başlığı altında dayatılmaya çalışılan program, Bakan Tekin’in de itiraf ettiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayalini gerçekleştirmek için hazırlanmıştır.  Ancak "Cumhuriyet sizden 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller ister." diyen Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde hem de 100. Kuruluş yılında Milli Eğitim programı olarak kabul edilemez. Kabul etmiyoruz! Sayın Tekin’e buradan sesleniyorum, Milli Eğitim Bakanlığı, bir parti başkanının seçimlerde taahhüt ettiği ideallerini gerçekleştirme yeri değil! Oturduğunuz o koltuk Cumhuriyet’le hesaplaşma yeri değil! 
İçinde Atatürk’ün, Cumhuriyet’in, yurttaşlığın olmadığı, bilimdışı, çağdışı müfredatı; öğretmeni yok sayan, diplomasını geçersiz kılan meslek kanunu kabul etmiyoruz!
Bu müfredat, bizlerin ve ilerici kamuoyunun itirazlarına rağmen eğitimin belkemiğine yerleştirilmiştir. Dini derslerin artış gösterdiği, bilimsel derslerin geriletildiği, ülke tarihinin çarpıtılarak anlatıldığı, konu ve anlam sıralaması bile yanlış şekilde yapılan bu müfredat, bilimsellikten daha da uzak bir eğitimin başlangıç düğmesi olmuştur. İktidarın sorgulamayan nesiller yaratma gayreti bu müfredatta vücut bulmuştur.
Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri olan laiklik, eğitim sistemimizin de temel taşıdır. Eğitimimiz, Atatürk ilke ve devrimleri çerçevesinde her türlü dogmadan ve ideolojiden uzak, bilimsel gerçeklere dayalı olmalıdır. "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" isimli taslak ise laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşarak, belli bir ideolojinin dayatılmasına zemin hazırlamaktadır. Bu taslak, eğitim sistemimizi geriletecek bir adımdır.  Öğrencilerimizi ezberci ve dogmatik bir eğitim sistemine mahkum edecek ve onları 21. yüzyılın bilgi ve becerilerine sahip bireyler olmaktan alıkoyacak bir adımdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı ise adeta öğretmenlik mesleğini yok sayıyor, öğretmenin diplomasını geçersiz kılıyor. 
ÖMK yani Öğretmene mobbing kanunu! Öğretmenin adı var, fikri yok, değeri yok!
Diploması geçersiz kılınmak istenen tek meslek öğretmenlik! Üniversite mezuniyeti, uzmanlık belgesi olan diploması artık yok hükmünde! 
Öğretmenleri, unvanlarla kategorize etmeye, eğitim barışını bozmaya devam! 
Sınav yok ama Milli Eğitim Akademisi var! Muğlak ifadelerle idareye disiplin hükümleri üzerinden yetkiler var! 
Özel okul öğretmenlerinin talepleri yok! 
İktidar kendisini devletin sahibi yerine koyuyor! 
Devlete alınacak memura, görevde kalmasına, yükselmesine ben karar veririm diyor!
Bu girişim AKP’nin kendi memurunu seçme yöntemidir! Anayasayı yok saymadır! Kamuda personel alımında, Anayasaya aykırı köklü bir değişikliktir! Yakın zamanda tüm bakanlıklarda bu uygulamalara başlamak niyetinde oldukları nettir! 
Tekrar vurguluyoruz, siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir! Atatürk'ün kurduğu ve Cumhuriyetin temel taşı olan laik ve bilimsel eğitim sistemi, bu taslaklar ile yok edilmek isteniyor. Öğretmenlik mesleği ise itibarsızlaştırılarak, eğitimdeki nitelik düşürülmeye çalışılıyor. Bu taslaklar, sadece eğitimi değil, tüm toplumu olumsuz etkileyecek ve Türkiye'nin geleceğini tehlikeye atacak adımlardır.
Bu taslaklara karşı sessiz kalmamalıyız. Laiklik ve bilimsel eğitimden taviz vermeden, Atatürk ve Cumhuriyeti savunarak, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını korumak için hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Sesimizi yükseltelim, bu gerici adımları durduralım!
Eğitimde laiklik, bilimsellik ve öğretmenlik onuru için hep birlikte mücadeleye!
Atatürk'ün izinden yürümeye, Cumhuriyet değerlerini korumaya devam edelim!

DEVAMI

Başkanımız

baskan
Alpaslan KANTARCIOĞLU
Şube Başkanı

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • SİYAH ÇELENK VE BASIN AÇIKLAMASI
  • 14 HAZİRAN 2024 ÖMK VE ÇAĞ DIŞI MÜFREDATA KARŞI BASIN AÇIKLAMAMIZ
  • 2023 HAZİRAN - SENE SONU BİRLİK VE DAYANIŞMA KAHVALTIMIZ
  • ÇAĞRIMIZDIR!

Videolar

  • Eğitim İş 10. Yıl Filmi
  • KURULUŞUMUZUN 9. YILINI KUTLUYORUZ
  • Eğitim-İş Sinevizyon Şubat – 2013
  • 7. YILIMIZDA GÜÇLÜYÜZ,GURURLUYUZ